22 Haziran 2010 Salı

John Wall


Birinci sıradan kimin seçileceğini bilmek draft heyecanını azaltsa da John Wall gibi özel yeteneklerin yeni takımlarında neler yapabileceğini kestirmek çok zor. 2008 Draftı’na dönüp birinci sıradan seçileceği kesin olan Derrick Rose’u hatırlamak gerekir belki de. Hem pozisyonu, hem fiziği John Wall’a çok benziyor çünkü. Draft’ın en iyi oyuncusunun gittiği takımın kaderini değiştirebilecek yetenekte bir yıldız potansiyeline sahip olduğunu söylenmişti o zamanlar. İki sezon geride kaldı, Bulls’un kaderini değiştiğini söylemek namümkün.

John Wall da öyle birisi işte. Çok yetenekli ve özel bir oyuncu, ancak “İlk sezonundan itibaren gittiği takımın kaderini değiştirebilir mi?” sorusuna olumlu cevap vermek çok da kolay değil. Çünkü onu sportif yeteneklerinden çok mental özellikleri belirleyecek.

Sahaya gelirsek... Wall, ilk başta fiziksel özellikleriyle dikkat çekiyor. Resmi ölçümlere göre 1.93 boyu ve 2.06 kulaç uzunluğuyla iri bir oyun kurucu. Yani Kentucky’nin strech formasının onu büyük gösterdiğini düşünenler yanılıyor, Wall gerçekten büyük. Solak olması eşleşme zorluğu yaratsa da, onu tutmanın zor olmasının sebebi elleri değil. 2000’li yıllarda NBA’de fark yaratan oyuncuların birçoğu gibi John Wall da olağanüstü bir ilk adıma sahip. Bu yüzden lige ayak uydurması zor olmayacak. Çembere giden oyuncuların olmazsa olmazı “serbest atış yüzdesi” de mevcut.

Wall’u özel yapan unsurlardan bir diğeri de saha görüşü. Atletik özellikleri üst düzeyde olduğu için açık alanda uzmanlaşıyor. Bu, Washington Wizards’ın atletik oyuncuları JaVale McGee, Andray Blatche ve Al Thornton için iyi haber. Tıpkı Kidd ve Nash’in etrafındaki oyuncular gibi, bu isimler de Wall ile birlikte değerlenecektir. Tek soru işareti Gilbert Arenas’ın iki numaraya çekilecek olması. Zira Wall elinde top olmadan değeri anlaşılamayan bir oyuncu. Allah Flip Saunders’a kolaylık versin.

Peki bu çocuğun hiç olumsuz yönü yok mu? Var tabii ki. Mesela şutuna çok güvenilemiyor. Kolejde maç başına tek üçlük isabeti var ama altı metreden şut sokmakla, 7.23’ten sokmak arasında fark var. John Wall’un NBA mesafesinden şut attığını gören yok. Bu alanda Dwyane Wade’i örnek alacak, ne yaptıysa aynısını yapacak.

Wall ayrıca lider olarak bazen eksik kalıyor. Takımı geride olduğu zaman her şeyi kendisi yapmanın peşinde. Bu da top kayıplarını tetikliyor. Takım arkadaşlarını oyuna bu kadar iyi dahil eden birisinin, onlara kritik anlarda da güvenmesi gerektiğini öğrenmesi lazım. Gerçi ligin en iyi liderlerinden Kobe Bryant’in bile bunu öğrenmesi yıllar aldı. Elbet zamanla geliştirecektir kendini.

Wall garip adam. Takıntılı. Maç öncesinde sadece bir hamburger ve üzüm yediğini söylemiş örneğin. Burgerin içinde marul, turşu, ketçap, mayonez ya da (İstanbul usulü) patates kızartması da yok üstüne üstlük. Sadece et ve ekmek. Aynı aşçıdan, aynı derecede pişmiş. Detaylara bu kadar önem veren biri hayatta da başarılı olur, sahada da. Hele ki oyun kurucuysa...

Google ödevi: “John Wall Dance”
Hık demiş burnundan düşmüş: Derrick Rose

1 yorum:

  1. İsmail abi, ileriyi görmek hakikaten zor ama adamlar ilk paragraftan dediğin gibi, rose un kader değiştireceğini tahmin etmişler.. wall ile de pek benzerliği olduğu kanısında değilim ben.

    YanıtlaSil