2010, kolaylıkla farkedileceği üzere 2-3 takviyesi yapmak isteyen takımlar için ideale yakın bir sınıf. Paul George’un bu yüzden gideceği sıra değişkenlik gösterebilir ama herşeyden önce izlemesi keyifli bir çocuk olduğunu söyleyerek başlamalıyım heralde. George’un birçok yaşıtının aksine çok zarif bir şutu var. Gerçekten zarif. Xavier Henry’de de var o zerafet, şut elinden çıkarken size güven veriyor. Elbette NBA’e uyum sağlamak için biraz modifiye etmesi gerekecek şut mekaniğini ama çok da değil, yeterince çabuk çıkarıyor ve mesafe sıkıntısı yaşayacağını düşünmüyorum gözlemlediğim kadarıyla. Atletizmi ve resmi ölçümlerde beklenenden çok daha iyi çıkan rakamlarıyla bana göre mutlaka denenmesi gereken bir oyuncu. Doğru bir çevrede, doğru bir takımda çaylaklığı sorunsuz geçebileceğine inancım var açıkçası.
George hakkında herkesin ortak sıkıntısı, kolejdeki iki senesini WAC gibi zayıf bir konferansın, Fresno State gibi zayıf bir programında geçirmiş ve çok ciddi bir rekabet görmemiş olması. Fresno State’in de zaten vasat bir sezon geçirdiğini unutmamak gerek. İki sene önce aslında Georgetown gibi geleneği olan ancak oldukça uzaktaki bir okuldan teklif aldığında, tanıdığı koçları ve evine yakın olması sebebiyle Fresno’yu seçmiş olmasını elbette sorgulamak bana düşmüyor. Daha önce Rudy Gay için de konuşulan isteksizlik muhabbeti, George için de geçerli ama Gay zaten bu eleştirilere rağmen gayet iyi rakamlar ortaya koyuyordu. George ise, aynı konferanstaki Luke Babbitt’in aksine, hiç domine edemedi zayıf bir konferansta olmasına rağmen. Doğru ortam ve koçla bunun oldukça değiştirilebilecek bir durum olduğu açık, evet, ama insanın aklına kurt düşürecek kadar ince bir delik de açmıyor değil. Ama zaten workout’lar başladıktan sonra ilk turun sonlarında geçen ismi bugün lotaryaya kadar çıkmış durumda. Sezon boyunca o kadar göz önünde olmayan bir oyuncu olarak listelerde bu kadar yükselmesi onu nasıl etkileyecek bilmiyorum, ekiple (l’ekip) oyuncuları paylaşırken onun draftın steal’lerinden biri olabileceğine inancım tamdı ancak şu an lotaryaya çıkan bir oyuncunun steal olması için All-Star olması gerekli, bambaşka bir eşik yani, ama inancım iyi bir NBA oyuncusu olacağı yönünde.
George aslında bir çaylakta görmek istediğiniz bütün detayları barındıran bir çocuk. Dış şutu, seyirciyi ayağa kaldıracak smaçları, yeterli kulaç uzunluğu ve atletizmiyle savunma potansiyeline sahip olması açıkçası ligde neler yapacağına olan merağımı iyice arttırıyor. Tavan olasılığı 8. sıra seçimiyle Clippers gibi gözüküyor. En kötü ihtimalle de 17’den Chicago’nun altına inmez tahminim. Bu aralıkta (hani belki Toronto dışında) her takımın board’unda yer alacak gibi duruyor şu aşamada. Bu arada söylemezsem çatlarım, George da hiç anlayamadığım forma altı tişört ekolü kolej oyuncularından. Yahu nasıl rahat ediyorsunuz anlamıyorum çocuklar, ben mesela nefret ederim kollu tişörtle oynamaktan, boğazlı kazakla sevişmeye benzer, siz bir de onun üstüne forma giyiyorsunuz. Sn. Üründül gibi kalakalıyorum; “Ne enteresan ama di mi?” diyip geçiyorum.
George hakkında herkesin ortak sıkıntısı, kolejdeki iki senesini WAC gibi zayıf bir konferansın, Fresno State gibi zayıf bir programında geçirmiş ve çok ciddi bir rekabet görmemiş olması. Fresno State’in de zaten vasat bir sezon geçirdiğini unutmamak gerek. İki sene önce aslında Georgetown gibi geleneği olan ancak oldukça uzaktaki bir okuldan teklif aldığında, tanıdığı koçları ve evine yakın olması sebebiyle Fresno’yu seçmiş olmasını elbette sorgulamak bana düşmüyor. Daha önce Rudy Gay için de konuşulan isteksizlik muhabbeti, George için de geçerli ama Gay zaten bu eleştirilere rağmen gayet iyi rakamlar ortaya koyuyordu. George ise, aynı konferanstaki Luke Babbitt’in aksine, hiç domine edemedi zayıf bir konferansta olmasına rağmen. Doğru ortam ve koçla bunun oldukça değiştirilebilecek bir durum olduğu açık, evet, ama insanın aklına kurt düşürecek kadar ince bir delik de açmıyor değil. Ama zaten workout’lar başladıktan sonra ilk turun sonlarında geçen ismi bugün lotaryaya kadar çıkmış durumda. Sezon boyunca o kadar göz önünde olmayan bir oyuncu olarak listelerde bu kadar yükselmesi onu nasıl etkileyecek bilmiyorum, ekiple (l’ekip) oyuncuları paylaşırken onun draftın steal’lerinden biri olabileceğine inancım tamdı ancak şu an lotaryaya çıkan bir oyuncunun steal olması için All-Star olması gerekli, bambaşka bir eşik yani, ama inancım iyi bir NBA oyuncusu olacağı yönünde.
George aslında bir çaylakta görmek istediğiniz bütün detayları barındıran bir çocuk. Dış şutu, seyirciyi ayağa kaldıracak smaçları, yeterli kulaç uzunluğu ve atletizmiyle savunma potansiyeline sahip olması açıkçası ligde neler yapacağına olan merağımı iyice arttırıyor. Tavan olasılığı 8. sıra seçimiyle Clippers gibi gözüküyor. En kötü ihtimalle de 17’den Chicago’nun altına inmez tahminim. Bu aralıkta (hani belki Toronto dışında) her takımın board’unda yer alacak gibi duruyor şu aşamada. Bu arada söylemezsem çatlarım, George da hiç anlayamadığım forma altı tişört ekolü kolej oyuncularından. Yahu nasıl rahat ediyorsunuz anlamıyorum çocuklar, ben mesela nefret ederim kollu tişörtle oynamaktan, boğazlı kazakla sevişmeye benzer, siz bir de onun üstüne forma giyiyorsunuz. Sn. Üründül gibi kalakalıyorum; “Ne enteresan ama di mi?” diyip geçiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder