22 Haziran 2010 Salı

Keith “Tiny” Gallon



Konu basketbol olduğunda Amerika’nın bir numaralı lisesi olan ve NBA’de halihazırda Rajon Rondo, Carmelo Anthony başta olmak üzere bol miktarda oyuncusu bulunan Oak Hill Academy’nin basketbol dünyasına bir başka armağanı olacak Tiny Gallon gerçekten çok değişik tarzda bir oyuncu. Sıfat olarak çokça benzediği Al Jefferson’la akrabalık bağının bulunduğunu da en başta söylemiş olayım.

Öncelikle bir zamanlar 168 kiloyken, şu esnada 137 kiloya kadar inmeyi başarması şüphesiz kendisi için artı bir puan. Yine de bu, halen vücudunun %15.1’lik bir kısmının yağ tabakasından oluştuğu ve bu alanda Dexter Pittman ve DeMarcus Cousins ikilisinin arkasında draft’ın 3 numaralı ismi olduğu gerçeklerini değiştirmiyor. Ayrıca yapılan draft öncesi testlerde hem hız, hem de çeviklik drill’lerinde yaklaşık 50 oyuncu arasında sonuncu oldu ki, bu onun için hiç de iyi bir referans değil. Özellikle çeviklik testindeki derecesi gerçekten skandal. Aslında bu bana bayağı ilginç geldi, zira izlediğim kadarıyla sahada o kadar da yavaş durmuyor. Belki de hareketleri göze hoş geldiği için öyle algılamak istemiş olabilirim, bilemiyorum. Bunların yanında 2.07’lik boyu, 2.24’lük wingspan’i ve 2.77’lik standing reach’i, NBA’de 4 numara oynayabilmek için gayet yeterli. Yine de ilk turda seçilme şansı pek olmayan bir freshman’ın draft’a girmesi pek sık görülen bir durum değil. Ben bunu, yakın zamanda ortaya çıkan, kendisinin bir finans danışmanından para aldığı söylentileriyle bağdaştırıyorum. Zira belki de seneye NCAA’de forma giymesinin engellenmesine kadar gidebilecek bir süreci yaşamak yerine, biraz mecburiyetten de olsa, bir an evvel draft’a girme kararı aldı.

NCAA’deki tek yılında, son 9 maçını kaybederek sezonu kapayan ve NCAA’in geçen seneki en önemli hayal kırıklıklarından olan Oklahoma formasıyla maç başına sadece 24 dakika sahada kalıp, ortalama 7.9 ribaund alması gerçekten çok etkileyici. Ribaund alma konusunda sahanın her iki tarafında da oldukça üst düzey bir yeteneği olduğu aşikar. Zaten ligdeki akıbetini de en çok bu alanda yaratacağı fark belirleyecektir, çünkü belli ki -ayak çabukluğu dolayısıyla- asla iyi bir savunmacı olamayacak ve o çok güçlü fiziğinin hakkını tam olarak verecek bir oyun tarzı da henüz yok. Bunun yanında cüssesine göre bayağı iyi top hakimiyetine sahip olmasıyla bana çok sevdiğim AND1 oyuncusu Troy “Escalade” Jackson’ı da anımsatıyor, lakin sezonu maç başına yaptığı 0.8 asiste karşılık 2.4 top kaybıyla bitirmiş olması beni bu konuyu tekrar düşünmeye sevk ediyor. Ayrıca fena bir şutör olmamasına rağmen bazen haddinden fazla dış şut denemesi, fiziğini kullanmayı henüz tam olarak öğrenememiş olması, istikrarsızlığı ve çabuk yorulması diğer mühim eksikleri.

Aslında gayet güzel bir post oyununa sahip olan bu delikanlı, dış oyuncu gibi oynama sevdasından vazgeçip cüssesinin hakkını vermeyi biraz daha öğrenirse, bolca benzetildiği Robert Traylor tarzında bir skorere dönüşebilir ya da pek çok takıma Glen Davis’in Boston’a yaptığı katkının benzerini verebilir. Lisedeki popülaritesinin ve
pota kırma videolarının hatrına, ikinci turun başı ile ortaları arasında seçileceğini tahmin ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder