22 Haziran 2010 Salı

Dr. Lance Stephenson


Sonunda eğlenceli bir adama geldik. Diğer çocukları seçmemin sebebi stillerinin göze hoş gelmesiydi, Lance ise apayrı bir hikaye.

Lance Stephenson adı aslında çok çok öncelerden kulaklara çalınmıştı. Her geçen yıl sıradaki büyük yeteneği bizlere tanıtmaya meraklı Amerikan medyası, Stephenson’ı da çok küçük yaşlarda piyasaya fısıldamıştı. Brooklyn’li 1990 doğumlu bu yeni yıldız adayı, Marbury, Telfair gibi NBA oyuncularının yanında sosyal hayatın birçok alanında etkili olmuş, Nobel ödülleri kazanmış bir sürü mezun barındıran, bilenlerin bileceği, Coney Island bölgesinin meşhur Lincoln Lisesi’ndeydi ünü başladığında. Lincoln’daki 4 senesinde de eyalet şampiyonu oldu ve New York lise basketbol tarihinin bütün sayı rekorlarını kırdı. Başarılı herhangi bir basketbol ikonuna aç olan New Yorker’lar doğal olarak bu yeni çocuğu el üstünde tuttular. Rucker Park’ta devamlı kendinden büyüklerle oynayarak Born Ready lakabını edinen Lance’i, saha içi ve dışında takip eden bornready.tv sitesinin yayınladığı 18 bölümlük bir belgesel – reality show bile var. Böyle bir keşmekeşin içinde büyüyen bir çocuk olarak, tahmin edilebilir bir şekilde Stephenson da ideal bir takım arkadaşı olmaktan uzak bir çizgi izledi. Bir zamanlar Ty Evans, Wall, Jennings ve Holiday’le geçerken ismi, büyük bir skorer olarak yaftalanmanın verdiği bencillik, lisede gelen şöhretin verdiği şımarıklıklar, ne kadar karizmatik bir oyuncu olsa da, onu oldukça unutturdu aslında.

Lance Stephenson’ı tanıyan herkesin üstünde birleştiği bir nokta var. O da bu çocuğun kimseden çekinmediği. Devamlı kendinden büyüklerle oynayarak kendi şehrinde edindiği caka ve karizma hakkaten büyük. 2005’te kendisinden 3 yaş büyük olmasına rağmen o zamanlar “next best thing” denen, ülke çapındaki en flaş lise oyuncusu olan OJ Mayo’ya meydan okuduğu yaz kampı maçı görüntülerden hatırlıyorum. Oyuna girip maçı ciddiye almayan Mayo’nun üzerinden sayılar atmaya başlar ve Lance’i tanıyan izleyenler coşar. Mayo bunun üzerine sinirlenir ve ona unutamayacağı bir ders vermeye başlar. Öyle ki bir pozisyonda kendisini Stephenson tutmamasına rağmen, ona doğru seslenip kendisini savunmaya çalışmasını söyler. Geri adım atmayan Lance, Mayo’nun karşısına dikilir ama Mayo uzaklardan şutu sokar.

Stephenson çok büyük atletik yetenekleri olmayan, sokak basketboluna ve gücüne dayalı oyunuyla lise basketbolunu domine etmiş ama her zaman takım oyunu konusunda sıkıntı çekmiş, soru işaretleriyle dolu bir çocuk. Bu mentalite sıkıntısı, belki de onun değerini bu denli düşüren. Bu sezon aslında o kadar da kötü geçmedi, Cincinnati’de. Biraz daha durulmuş, söylenenlere göre ve yılın çaylağı seçildi konferansında. Sokak basketbolunun getirdiği ortalamanın üstü top hakimiyeti ile özellikle açık alanda çok tehlikeli bir hücumcu, izlerken biraz ağır çekimde oynuyormuş gibi geliyor size ve o kadar fazla oynuyor ki topla bazen sinir bozabiliyor, artık daha fazla pas veriyor diyor onu bizlerden daha yakın takip edenler, oyuna giriş çıkışlarda topu emanete bırakıyor olabilir tabi ama şu anki piyasası, potansiyelinin altında bana kalırsa. 2. turun tepesi gibi gözüküyor şu anki tahminler, benim tahminim 38-39’daki iki Knicks seçiminin altına inmez gibi. Ne olursa olsun, NY’ta hala oldukça ünlü Lance.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder